30 Mayıs 2014 Cuma

FİLİPİNLER ( MANİLA - CEBU - BORACAY )


 FİLİPİNLER 





2013 yılının Mart ayında oldukça kısa bir sürede karar vererek 12 günlüğüne eşimle birlikte Filipinler’e gittik. Daha önce gitmediğimiz bir yer olsun ve sıcak olsun derken son karar Filipinler oldu.
Ne kadar kısa sürede tatil ayarladığımızı sanırım Çarşamba günü dış hat uçak bileti almamız , Perşembe günü TR iç hat ve Filipinler iç hat biletlerini almamız , Cuma günü de otelleri ayarlayıp , Pazar sabahı yola çıkmamız açıklayacaktır .İnternet üzerinden araştırma yaparak gideceğimiz yerleri ve kalacağımız otelleri belirledik.

Pazar sabahı İstanbul’a gittik. Birkaç saat bekledikten sonra Singapore Airlines’ın Singapur aktarmalı Manila uçağına bindik.Yaklaşık 11 saatlik uçuştan sonra Singapur’a gittik ve 6 saatlik bir bekleyişin ardından 3,5 saat sürecek olan Manila uçuşumuz başladı.Changi Havalimanı pek çok kez “Best Airport” ödülü almış olmasını son derece hak edecek şekilde konforluydu. Geniş koridorları , sessiz ve karmaşık olmayan alanları , internetin free olduğu bekleme yerleri , rahat koltukları , eğlence üniteleri , ücretsiz cep tel şarj üniteleri ile gerçekten son derece temiz ve güzel bir havalimanı. Lakin Duty Free olarak uygun olduğunu söyleyemeyeceğim. 8 sene önce yine eşimle birlikte Singapur’a gitmiştik. Gerçekten 8 yılda pek çok şey değişmiş. Dönüşte Singapur’u gezme fırsatımız olduğu için Sentosa adasındaki pek çok yerin artık ücretli olduğunu , cable car’ın çok pahalandığını ve genel olarak Singapur’un artık pahalı bir yer olduğunu söyleyebilirim. Bunlar da 8 yıl öncesine göre gelişen olumsuzluklardı.Gelelim tekrar Filipinler’e…. Tatilimizi 3 farklı yer olarak planlamıştık .Manila , Cebu ve Boracay’a gittik. Baştan söylemeliyim ki en güzel yer tartışmasız Boracay!


 MANİLA


Uzun bir yolculuğun ardından Manila’ya ulaşmış olmanın rahatlığı ile valizlerimizi alarak otele gitmek için alandan çıktık. İlk gün için Microtel Mall of Asia’yı ayarlamıştık.

http://www.microtelbywyndham-manila.com


Hemen uyarmalıyım ki Filipinler’de en kolay aldatılacağınız konu taksi. Beyaz olan taksilere binerseniz 2-3  kat fiyat ödemek zorunda kalırsınız. Sarı ve taksimetreli ( metered taxi ) araçlara binmelisiniz. Onlar bile bozuk yok veya daha fazla ver gibi istemlerde bulunuyorlar.

Para bozdurmak için en uygun yer havaalanındaki change office’ler. İner inmez ihtiyacınız kadar bozdurun.

Alandan çıkarken satılan telefon kartlarından almanıza gerek yok. Çünkü her yerde rahatlıkla free wi-fi bulabilirsiniz ve skype üzerinden tel ile konuşabilir veya facetime yapabilirsiniz.

Taksiye binerken yönlendiren görevliye nereye gideceğinizi söyleyip taksici biliyor mu diye de teyid edin.

Otelin yeri güzeldi. Çok büyük bir alışveriş merkezi olan Mall of Asia’nın deniz kısmında ve deniz manzaralı. Otele yerleştikten sonra dinlenmeyi beceremeyen bir aile olduğumuz için direkt otelin shuttle’ı ile mall’a gitmeye karar verdik. Gerçi ben 14 haftalık hamile olduğum için o kadar uzun yolculuğun ardından çok da rahat yürüyemiyordum ; ama tabii bu durum gezmek için engel oluşturmuyordu .

Mall of Asia gerçekten çok büyük bir yer. Hepsini gezmek çok da mümkün değil. Aynı alışveriş merkezinde 2 Starbucks ve 2 McDonalds var. Sanırım bunlar büyüklüğünü anlatmak için yeterlidir.

En büyük mall’lar SM ismi altında toplanmış. Mall’larda süpermarket de yine SM olarak mevcut. Şahsen benim favori mekanım Kultura. Mall of Asia , Makati ve Cebu SM Mall’daki 3 mağazasını da gezdim. En güzeli kesinlikle Makati’deki idi.

http://kulturafilipino.com

Her ülkede olduğu gibi burada da italyan restoranları hayat kurtarabiliyor. Filipinler’de İtalyan , Meksika , Çin , Japon , Yunan yemeklerini bulmak mümkün. McDonalds seviyorsanız en kötü onu yersiniz…. Tabii Filipin mutfağını da denemek lazım. Ben yiyebildiğime göre sorunsuz olduğunu söyleyebilirim. En belirgin özelliği ise Tayland gibi rahatsız edici kokuların sokaklarda olmaması…

Manila ve Cebu tabii ki bize göre son derece geri kalmış bir görüntü sergiliyor. Jeepney’ler ise oldukça ilginç. Haliyle binmeye cesaret edemedik. Şöförler kendi kapılarına dışarıdan asma kilit takıyor.Hal böyle iken binmek de cesaret istiyor.İlk akşam Manila’da kaldıktan sonra ertesi gün sabah Cebu’ya gittik. Uçak biletini Cebu Pacific’ten almıştık. 

http://www.cebupacificair.com

Uçak biletlerinin çıktısını ve otel rezervasyonlarını (voucher) yanınıza almayı unutmayın!Cebu – Boracay ( Caticlan ) – Manila uçuşunu ise http://www1.philippineairlines.com/  ‘dan aldık.Cebu Pacific’te bagaj limitiniz sıfır! Yani para ile almanız gerekiyor. Biz 20 kg almış olmamıza rağmen 3-4 kg için problem çıkarttılar. Tüm firmalar aynı. El bagajında çok sorun olmuyor.Bizim dönüşte el bagajımız 15 kg kadardı. Ama valizler 20 kg geçmedi. Philippines Airlines kişi başı 10 kg free bagaj hakkı veriyor. 1 kg fazla bagaj için 150 php istiyorlar.Minimum eşya ile gitmenizi tavsiye ederim. Biz havasının nemli olacağını düşünerek giyeceğimizden fazla kıyafet götürmüşüz. Havası çok güzel.Neredeyse hiç nem yok.Dönüşte ise yine Manila’ya gittik ve Makati bölgesini görmek için  Guijo Suites’te kaldık.

http://www.guijosuites-makati.com

Singapur’dan direkt Cebu uçuşları var. Manila'ya gitmeden Cebu’da 2 gün kalıp Boracay’a gidilebilir.Caticlan’dan Manila’ya geldiğimizde iner inmez hemen taksilerin olduğu kısımdaki kişiler nereye diye sormaya başladı. Makati dediğimizde ise 950 php diye fiyat verdiler. Tatilin sonu olmasının verdiği bir taksi kullanıcısı edası ile çok yüksek olduğunu söyleyip metered taxi sorduk ve bize orada metered taxi olmadığını söylediler. Bir başka kişiye sorunca 30 metre ileride olduğunu öğrendik. Lakin öyle bir kuyruk vardı ki bitmesine imkan yoktu.Ben sıradayken eşim diğer tarafa geri dönerek taksi ayarladı ve 450 php’ye anlaştık. Dönüşte anladık ki aslında sadece 170 php olan yol için 950 php istemişler… Taksi olayı bu kadar vahim.


CEBU

Otel lobisi

Cebu otelimizi özellikle Mactan adasında ayarlamıştık. Havaalanı da Mactan adasında. Karşıya geçiş oldukça zaman alıyor. Zaten deniz kıyısındaki resortlar da Mactan – Lapu Lapu adasında.Biz Maribago Bluewater Resort’ta 2 gece kaldık. 

http://www.bluewatermaribago.com.ph/

Cebu - Otel odası

Otelin plajı

Otelin kötü tarafı dışarı çıkıp birşey yapma şansınızın olmaması. Yemekleri de otelde yemek zorundasınız.

Otelin plajı gayet güzel ve temiz.Odalar temiz ama çok da yeni değil. Otelin ücretli servisleri ile SM Mall veya Ayala Mall’a gidebilirsiniz. Yaklaşık 1 saat sürüyor.


Otelin plajı

Cebu’da kaldığımız otelde bol bol Japonlar vardı. Otelin kahvaltısı şimdiye kadar gördüğüm en iyi kahvaltıydı. Gerçekten çok fazla çeşit vardı ve aç kalma ihtimaliniz kesinlikle yok.


Cebu mangoları ile meşhur diyebilirim. Kurutulmuş mango , mango reçeli gibi çok güzel şeyler alabilirsiniz. Tabii mango seviyorsanız. TR’de satılan kurutulmuş mangolar şekerli ve tadı kesinlikle çok farklı. Filipinlerden aldıklarımız ise süper! Aynı şekilde mango reçeli de leziz. 


BORACAY


Cebu’dan Caticlan’a ATR veya Bombardier tipi uçaklar ile uçuşlar yapılıyor. Caticlan küçük bir ada olduğu için büyük uçakların inme şansı yok. Boracay ise Caticlan’ın  karşısındaki daha da küçük olan bir ada.ATR ile uçuşumuz süresinde pek çok adanın üzerinden geçerek Caticlan’a gittik. Hemen belirtmeliyim ki bu uçaklara binerken sadece eşyanızı değil sizi de tartabiliyorlar. Hatta bizim gibi yabancıları genelde yanyana oturtarak denge kurmaya çalışıyorlar. Her iki havayolunda da herşey ücrete tabii. Yiyecek , içecek satmanın yanısıra şirket logolu kıyafet,uçak gibi promosyon ürünleri de servis sırasında satıyorlar.Caticlan’a indiğimizde teker koyma ve durma arasındaki mesafenin yanlızca 150 metre olduğunu söyleyebilirim. Pilot o kadar ani fren yaptı ki ne olduğunu anlayamadım. Gayet küçük bir alan olduğu için  sadece 2 gate ve 1 bant var. 

Kalacağımız otelin transfer hizmeti olduğu için dışarı çıktığımızda ismimizin yazılı olduğu levhayı aramamız yeterli oldu. Kendiniz gitmek istiyorsanız çok da rahat bir ulaşım olmadığını belirtmeliyim.Alandan taksi ile ferry port’a gitmeniz lazım. Buradan bilet alıp teknelere biniyorsunuz. Tekneden inip Boracay’da tricycle’lara binmeniz gerekir. Tüm bunlar için az eşyanız olmalı.

Ferry port’a geldiğimizde firma biletimizi aldı ve üzerimize yapıştırmamız için sticker verdi. İskelede eşyalarımızın üzerine atlayan porterlar vardı. Acemilikten ne olduğunu anlamadık ve müdahale etmedik. Tekneye binince porterlar bahşiş istiyorlar ama sürekli daha da ver diyerek para almaya çalışıyorlar.Ne kadar verirseniz verin istemeye devam ediyorlar. En son bu kadar yeter demeniz gerekiyor. Tabii ikna olurlarsa… 

Kısa süreli bir deniz seyahati sonrası Boracay’a ulaşıyorsunuz.Kısa süreli desem de alandan Boracay’a gidiş için 1 saat ayırmanız gerekli.İndikten sonra yine aynı firma yetkilisi bizi bekleterek otellere göre ayırdı ve araçlara bindirdi. Bindiğimiz araçlar kapalı kasa ve arkaya yolcuların yanyana dizilerek oturduğu türdendi. Bizim otelin olduğu kısma gelince District diye bağırdılar ve indik.2 kişi eşyalarımızı taşıyarak bizi otele doğru götürmeye başladı. 2 metre genişliğindeki sokağı geçerken sanırım çok kötü bir yere geldik diye düşündüm. Zaten ferry port’tan itibaren geldiğimiz yerler hiç mi hiç güzel değildi. Direkt hayal kırıklığı diyebilirim…


Geçtiğimiz sokak

Daracık sokaktan çıkıp denizi gördüğümde ise herşey değişti. Gerçekten muhteşem bir yer!! Otellerin önündeki yol bile beyaz kum. Terliklerinizi çıkartıp tadını çıkartarak yürüyebilirsiniz.

Gün batımı sonrası çekilen deniz ( gel-git )

 
Otelimiz ise en iyi konumdaki oteldi diyebilirim. Zaten en yeni otel bizim kaldığımız oteldi ve herşey 4/4’lüktü. 6 gece kaldık ve hergün iyi ki bu otelde kalıyoruz dedim. 

Sunset


http://www.thedistrictboracay.com/

Sahilin en güzel şezlongları ve profesyonel ekibi kesinlikle bu otelde.

The District , Adanın en güzel yeri olan Station 2’de ve D’Mall’un yanında… bazı yazılarda Station 1’in de çok yakın olduğu yazıyor. Kesinlikle değil. Biz bir akşam yürüdük ve dönüşte gayet yoruldum. Hiç de yürünecek mesafede değil. Boracay’da kalacaksanız mutlaka Station 2’de kalınmalı.

Otel odası


Otelin havuzu

2’den yürüyerek Bulabog’a gidip kiteboarding de yapılabilir.Her yer yürüme mesafesinde.
D’Mall diye adlandırılan bölge de bol bol mağazalar ve restoranlar var. Yemek yemek için tercih edilebilir. Alışveriş sırasında indirim yaptırmak istediğinizde ise mağazalarda pek şansınız yok. Sadece sokak satıcıları indirim yapıyor.Bol bol inci satılıyor. Daha önce Tayland’da inci fabrikasına gitmiştik ve gerçek incinin nasıl anlaşıldığını öğrenmiştik. Sizinle de paylaşayım…

Gerçek inci deyince doğuran , kum incisi aklınıza gelmesin. İstiridyelerin içerisine plastikleri yerleştiriyorlar ve kapatıp sarıyor sonra da özel akvaryumlara koyuyorlar. Yaklaşık 1 yıl kadar bekledikten sonra istiridyenin içinin rengine göre koyulan plastik kaplanıyor.Gerçek olduğunu anlamak için dişinize sürtebilirsiniz. Sahte inci direkt kayar,gerçek inci ise sürterek garip bir his uyandırır.Diğer bir yol ise inciyi çakmak yardımı ile yakmaktır. Dişinize sürtünce anlayamadıysanız bu yolu deneyin. Gerçek ise yanmaz ve ateşten etkilenmez.Siz de inci almak istiyorsanız bahsettiğim metodları deneyerek alabilirsiniz. Eğer plajdakilerden almaya karar verdiyseniz söyledikleri fiyatın 1/3ünü verin ve ısrarcı olun. Muhtemelen ikna olurlar.


Bizce yemek için en doğru seçim D’Talipapa. 3.istasyona yakın olan bir sea food alanı. Fethiye balık haline gittiyseniz çok benzediğini söyleyebilirim. Ortada satıcılar her türlü deniz ürünü satıyor , etrafındaki sokaklarda ise restoranlar pişirip pişirme parası alıyorlar. Benim tavsiyem garlic & butter ile pişirilmiş karides ,yengeç veya ıstakoz.Biz tabii ki bol bol sea food yemek için 2 gece buraya gittik ve ıstakoz , yengeç , karides , kalamar , balık yiyerek kıpırdayamaz hale geldik. . Eğer tatlı sos seviyorsanız mango sosu da deneyebilirsiniz. 

 Talipapa’da da yine hediyelik satan dükkanlar var ve fiyatları D’Mall’a göre daha makul.
Station 2’den Talipapa’ya gitmenin en iyi yolu tricycle.



Binmeden önce fiyat sorun. Muhtemelen 60 php diyeceklerdir. Pazarlık ile 40’a indirebilirsiniz. 





District - Welcome drink


Mochiko - pirinç kaplı Japon usulü dondurma

Caticlan’a indiğinizde bir form dolduruyorsunuz. Orada da belirtildiği gibi Boracay’da plajda sigara içmek , sahilden kum alıp eve götürmek yasak.
Boracay Kuralları


Sahilde kumlara ayaklarınızı gömdüğünüzde kum sıcak olmadığı için serinliyorsunuz. Deniz sabah saatlerinde çok daha güzel. Öğlene doğru kıyıda 1-2 metrede yosun olabiliyor. Gerçi yosun deyince sakın bizdeki yosunlar aklınıza gelmesin. İncecik tüy gibi yeşillik diyelim. Hiç üzerinize yapışmıyor ve hafifçe yüzüyor. Ben ki son derece huylu birisiyimdir , hiç etkilenmeden girebildiğime göre herkes rahatlıkla girebilir. Zaten son derece sığ olduğu için yürümeye devam edince ileride tertemiz denize ulaşıyorsunuz.

Çocuklar için çok ideal. Tabii o kadar yolu çocukla gidebilirseniz.Bizim çocuklar büyüdüğünde götürmeyi istediğim yerlerin başında Boracay geliyor.

Sahile uzandığınız andan itibaren elinde tanıtım kartı olan satıcılar sailing boat tour satmaya çalışıyor. Biz de zaten yapmayı planladığımız için 3. gün için birisi ile anlaştık. 2 kişi 3.000 php’ye anlaştık. Gerçi bence 4 kişi de aynı fiyata aynı turu yapabilir. Yaklaşık 3 saat sürüyor ve adanın etrafını katamaran görünümlü yelkenli ile geziyorsunuz. Deniz her zaman sakin. White Beach’te hiç dalga  olmuyor. Ama Bulabog’ta her zaman rüzgar ve dalga var diyebilirim.

Yelkenli turunda önce sakince gidiyorsunuz ama sonrasında adanın diğer kısmına geçince midenizin bulanmama ihtimali yok gibi. 


Puka Beach

Neyse ki dalgalı kısmı geçip Puka Beach’e gelince inip plajda takılıp rahatlayabiliyorsunuz. Bence Puka Beach en güzel yerlerden birisi. Kumdan kale’nin önünde resim de çektirebilirsiniz.



Boracay'da yapılabilecek aktiviteler ; http://www.myboracayguide.com

Eşim 5 gün freestyle academy’de kiteboarding yaptı. Eğer siz de kiteboard yapmayı düşünüyorsanız gittiğinizde hemen görüşüp başlamalısınız. 3 ayrı bölümden oluşan kurs 19.000 php ( yaklaşık 475 usd ). 

Söylemeliyim ki hiç de kolay bir spor değil. Ben izlerken bile yoruldum.Daha önce Türk bir eğitmenin olduğunu duymuştuk. Kerem Balık ismindeki başarılı sporcumuz Freestyle Academy’de çalışıyor ve yaklaşık 5 yıldır Filipinler’de yaşıyordu. Bize göre kış aylarında Boracay’da , yaz aylarında ise Alaçatı’daki şirketinde kiteboard’a devam eden milli sporcumuz.Kendisini tanımaktan da büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmeliyim.

Kiteboard yaparsanız güneşin tüm etkisini üzerinizde hissedeceğinizi unutmayın. Tshirt ile yapsanız bile bayağı yanacağınız kesin.Biz sürekli krem sürmemize ve kendimizce gölgede takılmamıza rağmen maalesef güneşten kaçamadık ve akşamları bol bol Aloevera sürdük. Türkiye’de sanırım satılmamakla birlikte Aloevera jelin güneş yanıkları sonrasında etkili olduğunu belirtmeliyim.Belki de bu yazıyı okuduğunuzda TR’de de satılmaya başlamıştır…

Yola çıkmadan önce kullandığınız ilaçları veya gerekli olabilecek ilaçları yanınıza alın.Tabii güneş kremi ve sonrasında kullanmak üzere bepanthene de alabilirsiniz.

Tropikal meyveler çok olmasına rağmen fruit shake biradan daha pahalı. Ortalama 4 usd’ye satılıyor. 

Bol bol içki içebilirsiniz. Bira 40 ile 150 php arasında satılıyor. Küçücük Boracay adasında bile Starbucks ve McDonalds var. Gerçekten dünyanın her yerinde bu firmalara rastlamak mümkün.

Geceleri ateş dansı yapan dansçıları izleyebilirsiniz. Gece hayatı çok aşırı hareketli değil. 2 gibi bittiğini söyleyebilirim. Genelde gitar çalan gruplar var ve o akşam çalan grubun popülerliğine göre mekanlar doluyor. Her akşam ayrı bir yerde takılabilirsiniz.


Spider House isimli mekan bir kısmı kayanın içerisine oyulmuş ilginç bir yer. Station 2’ye oldukça uzak… Aynı zamanda burada konaklanıyor da. Ama ben burada kalmış olsam çok sıkılırdım. Çünkü etrafta yapacak hiç bir şey yok. Biz sunset için gittik ve güzel vakit geçirdik. Genelde İngiliz grupların takıldığı bir mekan.

Dönüşte havaalanına geldiğimizde daha uçağın kalkmasına 1 saat vardı ama kontuarda bir önceki uçakla gitmek ister misiniz diye sorunca tabii ki evet dedik ve hemen uçağa binip çok daha erken Manila’ya döndük. Zaten Caticlan’dan bazen 15 dk’da bir , bazen yarım saatte bir Manila’ya uçak var.Küçük ama aktif bir havaalanı.
Dönüşte bir gece daha Manila’da kaldıktan sonra Singapur’a gittik ve Singapur'u gezmek için aktarma süresini uzun süreli aldığımız için 12 saat Singapur’da gezme şansımız oldu. 

Cable car


Sentosa Adası’na gittik ve adadaki tünele girerek eşim her zaman yapmak istediği skydiving’i yapmış oldu.

http://www.iflysingapore.com


Daha sonra Orchard Road’a gidip gezdik.Oradan da China Town… Böylelikle kısa da olsa güzel bir Singapur turu yapmış olduk.12 günlük tatilimiz tek kelime ile SÜPER geçti! Bekle beni Boracay , kesinlikle yine geleceğim….


  Blog’daki yazılar ve resimler izinsiz olarak kopyalanamaz veya paylaşılamaz.