23 Haziran 2014 Pazartesi

YUNAN ADALARI ( RODOS - MYKONOS - SANTORINI )


2012 yılından Yunan Adaları’na gitmeye karar vermemize rağmen ancak Haziran 2013’te gidebildik.

2012 yılında 4 kişi gitmek istedik ve TURA TURİZM’in son haftaya girildiğinde Ocean Majesty gemisi ile olan turu iptal etmesi sonucu tüm planlarımız değişti. Tur iptal olduğunda yaz sonu olduğu için o tarihlerde başka tur da bulamadık.

Hazır yaşadığımız sıkıntıdan bahsetmişken , TURA TURİZM’in para iadesi yapmamak için sürekli olarak oyaladığını ve resmen haftalar sonra mahkemelik olmak üzereyken zar zor paramızı geri aldığımızı da belirtmeliyim. Siz siz olun sakın Tura Turizm’in organize ettiği turlara katılmayın!

Yaşadığımız bu tatsızlıktan dolayı , bir sonraki sene de aynı olayları yaşamamak için sadece ETS’nin turlarına baktım. 
 Annemle birlikte Çeşme Liman’a gidip arabamızı hemen ETS Tur’un kalkış noktasının yanındaki otoparka koyduk.Böylelikle ulaşımımız son derece rahat oldu.

ETS Tur’un 3 ve 4 gecelik turları vardı.Biz 4 gecelik olanı tercih ettik. O bile yetmedi diyebilirim.Kesinlikle tadı damağımızda kaldı…

İlk kez tur ile yurtdışına gidecek olduğum için biraz tedirgindim aslında. Eleştirmeyi çok seven birisi olarak da dönüşte bayağı şeyden bahsederim derken sadece olumlu eleştiriler kaldı desem yeri var. ETS gerçekten çok organize idi ve denilenlere neredeyse tamamen uyulduğu için hiçbir sıkıntı yaşamadık.

Tabii yine de benim gibi birisinin her şey muhteşemdi demesi biraz zor.
Gemi
Olumsuz olarak yapabileceğim birkaç eleştiri ise ; müziklerin çok yüksek sesle çalıyor olması (akşam animasyonları,canlı müzikler,dans gösterileri…) ; Mykonos-Santorini arasında seyir halindeki aktivitelerin hepsinin aynı anda olmasından dolayı sadece bir tanesine katılmak durumunda kalmak ve belirtilen saatten daha geç başlaması , odayı temizletmek istediğinizde havluları değiştirmek yerine sadece yatağı düzeltip eksik şampuanları ilave etmeleri , çay saatinde sürekli aynı pastaların çıkması, yemek alırken açık büfede her iki tarafta da aynı yemekler yerine yiyeceklerin dağınık olması nedeni ile her yeri gezmek durumunda kalınması…

Tabii bunlar olumlu kısımların yanında son derece ufak eleştiriler. Aegean Paradise gemisi gönül rahatlığı ile tercih edilebilir.Diğer gemilerden daha yeni olduğunu daha önce duymuştum.Biz DCD Superior Dış Kabin’de kaldık.Odanın genişliği de konforu da idealdi.


Gemi - Havuz

Gemi - Oda

Yemekler ödediğimiz tutara göre iyiydi.Servis elemanı yeterince olduğu için seslenip birisini çağırmak için çaba harcamanıza gerek kalmıyordu.

Gemi

Personelde Türk olanlar da var,yabancı olanlar da. İngilizce bilmeyenlerin bile “çay please” diyerek iletişim kurduklarına şahit oldum. Bizim gittiğimiz döneme mi denk geldi bilemiyorum ama yaş ortalaması oldukça yüksekti.Genellikle yaşlı gruplar gelmişti.



ADA Grubu’nun yapmış olduğu canlı müzikler müthişti. Keşke sürekli onlar söyleseydi de biz dinleseydik. Çok beğendim.Yazımı okurlar mı bilemiyorum ama hepsini ayrı ayrı tebrik ederim.Latin grubu da iyiydi ama dediğim gibi sesin yüksek olması çok rahatsız ediyordu.Kesinlikle sesin kısılması gerekli.

Gemide çocuklu aileler de vardı.Birkaç aylık çocukları ile gelenleri görünce anne-baba için üzüldüm.Ben de bir önceki sene kızımla birlikte gitmeyi planlamıştım.Seri bir biçimde gezmeniz gerektiği için küçük çocuk ile istediğinizi yapmanız çok zor.  5-6 yaşından daha küçük çocuklarla seyahat etmek için bence uygun bir gezi seçeneği değil.

Gemide kids club olduğu için sorun yaşamayabilirsiniz ama gezerken muhtemelen sorun olur.

Gelelim yolculuğumuza… Saat 14:00’de gemiye girişlerin başlayacağı söylenmişti.Biz de 13:30’da Çeşme’deydik.Otopark’ın hemen yanında valiz teslim noktasına gidip kabin numaramızı söyleyerek valizlerimizi teslim ettik. Bu noktada içeriye su ve içecek girdirilmesinin yasak olduğu söylendi.Valizler X-Ray’den geçirilerek teslim alınıyor.  Yunan sularının tadının çok kötü olduğunu da belirtmeliyim. Yemeklerde verilen sular da kuyu suyu gibi.

Valizlerimizi teslim ettikten sonra Ulusoy’un giriş kapısından geçerek güvenlik noktasından geçişimizi yapıp pasaport kontrolünü tamamladık. Gitmeden önce yurt dışı çıkış harç pulunuzu yatırırsanız rahat edersiniz. Pazar günü gideceğimiz için ödeyecek yer olmaz diye düşünmüş olmama rağmen oradan da ödeme imkanı tanımışlar. Ama yine de riske atmaya gerek yok…

Kontrol sonrasında Setur’un Duty Free’sinin içerisinden geçerek oda anahtarlarınızı almaya gidiyorsunuz. Duty Free’den alışveriş yapıp gemiye binebilirsiniz. Bence en uygun duty free Rodos’ta limandaki idi.İlk liman olan Rodos’a yanaşmadan önce gemideki duty free’den alışveriş yapmak isteyenlere %10 indirim uygulasalar da yine de Rodos’taki daha uygun.Yani acele etmeyin ve Rodos’taki duty free’ye girin.

Çok fazla beklemeden oda anahtarlarımızı aldık.Hava sıcak olduğu için bekleyenlere de içecek ikramı yapılıyordu. Gemiye girdiğimizde ise girişte kurulmuş olan masaya pasaportlarımızı bırakarak pasaport teslim fişimizi aldık.Hemen girişten gemi gazetesini almayı unutmayın! Her türlü aktivite ile ilgili detay bu gazetede yazılı.
Gemi gazetesi

Kara turlarının satıldığı yerde Kavala kurabiyesi de satılıyor.Rodos’ta 5 eur iken gemide 6 euroya satılıyor. Gerçi TR’deki marketlerde aynı kurabiye daha uygun.

Odalarınıza hemen çıkmanıza izin verilmediği için 7.kattaki havuz başına giderek beklemeniz söyleniyor.Saat 17:00’de gemi hareket edeceği için bayağı vakit kalıyor.Biz de havuz başına gidip, latin müziği eşliğinde vakit geçirdik.

Odamıza gittiğimizde valizler de odaların kapısına getiriliyordu.Daha sonra yapılacak olan tatbikatın bilgisi geldi ve herkes odasındaki can yeleklerini alarak 3. Kata indi. Can yeleklerinin kullanımı ile bilgi verildi ve oda numaraları söylenerek herkesin orada olduğu teyid edildi.
Tatbikat

Tekrar odalarımıza çıktıktan sonra ise gemi gazetesindeki aktivitelerin saatlerine bakarak etkinliklere katıldık.Yemek 2 oturum olarak planlanmıştı ; ama kimin hangi oturumda olacağını dair bir yaptırım yoktu. Herkes istediği saatte yemeğe katıldı.

İlk akşam genel bilgilendirme brifingi vardı.Adalar ve gezilecek yerler ile bilgi verildi.Açıkcası sunumu izleyenlerin çoğunun kendi başına gezemeyeceği kanısına kapıldığını düşünüyorum.Ekstra turları satın alan kişi sayısı bence oldukça çoktu. Kendi başıma gezemeyeceğim yer olduğunu düşünmediğim için kara turu satın almadan geziyi tamamladım.

Sadece Mykonos’ta gündüz transferi aldık. Kişi başı 4 eur gündüz , 8 eur gece idi.Aynı yerden otobüsler de kalkıyor ve aynı noktada bırakıyor.Otobüsler de kişi başı 1,60 eur olduğu için gündüz transfer almak çok da mantıksız değil. Ama gece için transfer almaya gerek yok.Merkezden kalkan taksiler  10 eur istiyor. Gece 12’ye kadar otobüsler de çalışıyor.

RODOS


Sabah 08:00’de Rodos’a geldik ve pasaportların kontrol edilmesinden sonra limandan inişimize izin verildi.Limandan daha çıkmadan sol tarafta Duty Free’yi görebilirsiniz.

Liman çıkışındaki otobüs turu

Limandan çıkar çıkmaz karşıda hop on-hop off otobüsleri var.Rodos büyük olduğu için fikir versin diye biz bu otobüslere bindik (kişi başı 12 eur). 1 saat sürüyor deseler de  inmeden devam ederseniz 1 saatten daha az sürüyor.Ekstra turun götürdüğü tarihi yerlerden de geçiyor. İstediğiniz durakta inip yarım saatte bir gelen diğer otobüs ile turunuza devam edebilirsiniz.


Direkt eski şehre girmek istiyorsanız limandan çıkar çıkmaz sağa doğru devam edip solunuzdaki kapıdan giriş yapabilirsiniz.

Otobüs turumuzda sahilleri de görme şansımız oldu. Denize girmek yerine gezmeyi tercih ettik.


Plaj
 


Bindiğimiz noktaya varmadan bir durak önce inip çarşıyı gezdik.Hediyelik eşya satan yerler ve restoranlar çoğunlukta. Bu noktada 3 saat süre ile sınırlı olsa da ücretsiz wi-fi bulmak mümkün.


Çarşıdan çıkıp limana doğru yürürken sol tarafta deniz ve yeldeğirmenleri , sağ tarafta da yine hediyelik eşya satan yerler var. 

Eğer mavi taşlı takılardan almak istiyorsanız en doğru yer kesinlikle burası! Mykonos ve Santorini’de çok daha pahalıya satılıyor.

Takıların satıldığı çarşı

Yolun devamında sağ taraftan eski şehre giriş yapacağınız bir kapı geliyor ve kendinizi eski şehirde buluyorsunuz.










 






Yokuş olduğu için gezerken yorulmak mümkün.Haliyle oldukça da kalabalık oluyor.


Rodos’ta 3000 Türk yaşıyormuş. Türk esnaflara rastlayıp konuşma olasılığınız yüksek.


Hediyelik olarak satılan zeytinyağlı sabunların fiyatları değişken.Bazı yerlerde tanesi 2 eur iken , bazı yerlerde 4 tanesi 2,5 eur olabiliyor.

Daha önce yemediyseniz donmuş yoğurt yemeyi de unutmayın. Ben çok sevdiğim için bulduğum her yerde yedim. Hmmm çok da güzeldi!


Damla sakızını nereden alabilirim diye sorduğumda ise likör satan bir dükkandan bahsettiler ve yokuş yukarı çıkarken belirttikleri dükkanı bulup alışveriş yaptık.


Türk baba ve oğulun işlettiği dükkandan kahveli ouzo , kavala kurabiyesi , damla sakızı likörü , Rodos şövalyeleri şarabı , sabun ve damla sakızı aldık. Gerçi oradan aldığım damla sakızı hem pahalıydı hem de fazla akışkan olduğu için servisi çok zordu.Tavsiyem Rodos’taki duty free’den almanız.Kesinlikle daha lezzetli ve uygun fiyatlı. Mastika dediğiniz zaman size gösteriyorlar. İsterseniz kurabiyelerde kullanabiliyorsunuz. İsterseniz de benim gibi küçük bir kaşığa sarıp soğuk su koyulmuş bardakta türk kahvesinin yanında ikram edebiliyorsunuz.

damla sakızı !





Türk kahvesi , soda ve damla sakızı!







Kahvenin yanında damla sakızını denemenizi tavsiye ederim...







 Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine mandalina reçelini çok aramama rağmen zar zor bir başka dükkanda bulabildim. O da küçücük bir kavanoz oldu ama yine de tatmak için almış bulundum. Fiyatı diğerlerine göre yüksek. Sanırım 6 eur’ya almıştım.TR’de de Macro Center’larda aynısını bulmak mümkün.


Mandalina reçeli



Bol bol yürümeniz gereken Rodos’ta gemi yaklaşık 12 saat kalıyor. Plajlara gitmediğiniz sürece gezilecek yerler limana çok yakın olduğu için isterseniz öğle yemeğine bile gemiye dönüp daha sonra tekrar gezebilirsiniz.

Yorucu ama güzel bir gün geçirdikten sonra akşam Mykonos için yola çıktık.

MYKONOS


Mykonos’a gittiğimizde tedirgin edici kısım merkeze ulaşımdı. Daha önce de belirttiğim gibi gündüz transferi satın alarak merkeze ulaştık. Yaklaşık 3 km’lik bir yolu otobüs ile gitmiş olduk. Eğer kendinize güveniyorsanız bu yolu yürüyebilirsiniz de. Gerçi ben tavsiye etmiyorum. İlk neden düz yol olmaması , 2. neden kaldırım olmaması , 3. neden ise zaten çok uzun süre yürüyecek olmanız sebebi ile boşuna enerjinizi harcamamanız.
Belediye otobüsleri ile gitmek isterseniz otobüslerin üzerinde otobüs gibi bir ibare olmadığını hatırlatayım.



Küçük limanda otobüsten indikten sonra yürüyerek gezmeye başlıyorsunuz. Kıyı boyunu takip ederek mavi kiliseyi görüyorsunuz. Zaten küçük bir kilise…Hemen denizin kenarında.
Simgesi haline gelen pelikanın gerçeğini de bizim gibi dolaşırken sokak arasında görmeniz mümkün.




Aynı şekilde sahilden devam ederek değirmenlerin olduğu bölgeye ulaşabilirsiniz. Ama bizim gibi aralara girip sora sora Küçük Venedik ( Little Venice )’i görüp yine sorarak değirmenlere de ulaşmanız mümkün. Riske atmak istemiyorsanız kıyıdan yürümeye devam edin...

Küçük Venedik


Küçük Venedik bence Mykonos'un en güzel yeriydi. Daracık sokaklar o kadar temiz ve güzeldi ki… her esnaf kendi dükkanının önünü temizliyordu ve çok huzur vericiydi.




Burayı da gördükten sonra değirmenlerin olduğu yere gittik. Değirmenlerin olduğu kısım son derece bakımsız. Etrafı toprak ve hiç düzenleme yapılmamış olmasına rağmen herkesin uğrak mekanı olmuş durumda.




Planımız buradan Paradise Beach’e gitmekti. Bir hata yaparak mavi kilisenin olduğu yere tekrar indik ve otobüs durağını sorduğumuzda değirmenlerin olduğu tarafa doğru tekrar çıkmak zorunda kaldık.
Değirmenlerin orada otobüs duraklarını sorup boşuna vakit kaybetmeyin. Otobüs yarım saatte bir kalkıyor ve aynı şekilde yarım saatte bir geri dönüyor. Bakımsız üzüm bağlarının ve evlerin arasından geçerek yaklaşık 25 dakikada plaja ulaşıyorsunuz. Otobüsten inince plaj için çok az yürüyorsunuz.


Plajda yemek yemek için restoranlar mevcut. Genelde pizza türü yiyecekler satılıyor.

Paradise Beach ( Şezlong ve şemsiye ücreti kişi başı 6 eur )

Plaj dönüşü merkezde indikten sonra gemiye gitmek için otobüslerin kalkış yapacağı küçük limana gittik. Haliyle bayağı yorulmuştuk. Gemiye dönüp akşam yemeğini yedikten sonra bir de meşhur gece hayatına bakalım diye gemide tanıştığımız arkadaşlarla tekrar dışarı çıktım. Bu sefer giderken transfer almak yerine otobüs ile gittik. Dönüşte de meydandaki taksiler ile döndük. Gecesi tabii ki hareketli ama çok fazla gay olması ile ünlü olan Mykonos’ta özellikle gaylerin olduğu barlara bir bayan olarak rahat giremiyorsunuz. Kapıdakiler niye giriyorsunuz gibi hareketlerde bulunuyor. O yüzden herkesin gidebildiği mekanlara gitmek daha rahat oluyor.


Mykonos’un gece hayatını da gördükten sonra yorgun şekilde gemiye geri döndük. Geminin limanda kalma süresi 25 saat olduğu için rahat rahat gezme şansı bulduk.
SANTORİNİ
En güzel ada olmasına rağmen Santorini için ayrılan süre maalesef diğerlerine göre oldukça kısa. Saat 14:00’de yanaşıp 22:00’de gemi kalkacağı için Oia köyüne gidebilir miyiz diye endişe duydum.

Gemiden Santorini'nin görünüşü

Özellikle de tender botlar ile karaya çıkışın sağlanacağı düşünülürse bayağı vakit kaybı var gibiydi. Bazı yazılarda da teleferik sırasının çok olduğunu okumuştum. Neyse ki hiç de düşündüğümüz gibi olmadı.



Tender bota binişte önceliği tur satın alanlara veriyorlar. Süre de kısıtlı olduğu için bayağı sayıda tur satın alan kişi çıkıyor. Zaman yetecek mi diye tedirgin bir şekilde bekledikten sonra tender botlara bindik. Yaklaşık 70 kişinin binebildiği gayet konforlu botlar ile karaya çıktıktan sonra en kolay ulaşım olan teleferik ile yukarı çıkmaya karar verdik.


Yukarı çıkış için 3 yol var. En rahatı tabii ki teleferik. Diğer bir yol ise katırlar üzerinde merdivenlerle çıkmak , ki bu hiç rahat ve güvenli görünmüyor. Ayrıca çok da pis kokuyor. Sonuncusu da 600’e yakın olan merdivenleri yürüyerek çıkmak. Tabii yanınızdan katırlar da çıkmaya devam ediyor. Merdivenler belki inişte kullanılabilir ama çıkarken boşuna yorulmaya gerek yok diye düşünüyorum. Biz çıkarken de inerken de teleferiği tercih ettik. Merdivenler ücretsiz, katır 5 eur , teleferik de 4 eur.


Limanda demirlemiş bizim gemiden çok daha büyük olan bir gemi vardı ama bizden çok önce geldiği için o geminin yolcularına denk gelme durumumuz olmadı. Dolayısıyla en fazla 5 dakika bekleyerek yukarıya çıkmış olduk. Gayet kısa süren bir yolculuktu. Toplamda 6 tane kabin var ve 6şar kişi alabiliyor. Mesafe kısa olduğu için uzun süre beklemenize gerek olmuyor.

Daha önce Oia (ia okunur) köyüne gitmeyi kafama koyduğum için Faliraki’de vakit geçirmek yerine hemen otobüs durağını bularak Oia’ya doğru gitmeye karar verdik. Otobüs durağını bulmanın en kolay yolu ;  teleferikten iner inmez doğru karşıya devam edip sağda deniz kalacak şekilde yolun sonuna kadar gitmek ve Atlantis Oteli tam karşınızda görünce sola doğru devam eden yoldan yokuş aşağı inmek.




Otobüslerin kalktığı yer

Atlantis otelden sola döndükten sonra yokuş aşağı devam ettiğinizde sol tarafta otobüs durağını görüyorsunuz. Atlantis otel de zaten karşınıza geldiğinde yol bitmiş oluyor ve sola mecburi yön işareti çıkıyor. Bu noktadan sonra 5 dk içerisinde otobüs durağında oluyorsunuz. Yani gayet basit…

Oia

Otobüslerin üzerinde İA yazıyor. Ücreti otobüsün içerisinde ödüyorsunuz. İçecek ile otobüse binmeniz yasak… Otobüste yer bulamazsanız yarım saat sonra kalkacak olan diğer otobüsü beklemeniz lazım.



Yaklaşık yarım saat sonra Oia’ya ulaşıyorsunuz. İndiğiniz yerdeki Tourist Information’a merkez neresi diye sorabilirsiniz.Tourist Information’ın kapısını arkanıza aldığınızda sol tarafa doğru yönelip sol taraftaki dar sokaktan yukarı doğru çıkarken kuruyemiş , şarap satan ve sürekli bir şeyler ikram ederek tanıtım yapmaya çalışan bir dükkanın yanındaki merdivenlerden yukarı çıkarak merkeze ulaşıyorsunuz.


Merdivenleri çıkınca merkeze ulaşılıyor.

Karşınıza ilk çıkan kilise oluyor.
Kiliseyi arkanıza aldığınızda denize doğru çıkıp sağa döndüğünüzde ise kale ve değirmenlere gidebiliyorsunuz.


 Tartışmasız en güzel manzaralı yer Cafe Lotza.
 

Lotza




Başka bir yere oturmamanızı tavsiye ederim. Hem manzarası güzel , hem de esinti ile rahat nefes alıp dinlenmiş oluyorsunuz. Kaleye ulaşmak için de yine yürümeye devam… yorulsanız bile Oia kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Zaten Santorini’nin tüm fotoğraflarında da burası yer alır.

Bizden önce tender botlara binerek Oia köyüne tur satın alıp gelen grup ile de aynı zamanda Oia'daydık.



Dönüşü yine aynı yerden otobüs ile yaptıktan sonra Faliraki’ye dönüp ara sokaklarına girerek kalan vakti değerlendirebilirsiniz. Buranın da manzarası ve cafeleri çok güzel. Donmuş yoğurt yemeye de devam tabii J

Faliraki


Hediyelik eşya satan pek çok dükkan bulabilirsiniz. Fiyat olarak en uygun ada Rodos , sonra Santorini , en son da tabii Mykonos.

Mavi taşlı takılardan buradan da aldım ama Rodos’tan aldıklarım daha güzeldi.

Teleferik ile indikten sonra Duty Free’nin hemen önünden tender botlara binerek gemiye geri dönebilirsiniz. Buradaki duty free Rodos’a göre bazı ürünlerde daha pahalı. Her ürünü de burada bulamayabilirsiniz. Normalde 2 duty free var ama biz gittiğimizde 1 tanesi kapalıydı.

Santorini’den ayrıldıktan sonra içimiz buruk da olsa Çeşme’ye doğru yola çıktık.

Dönüşte sabah 8’de odaların boşaltılması isteniyor. Eşyalarımızı daha önce hazırladığımız için 8’de kalkıp kahvaltıya gittik ve belirtilen saatte valizlerimizi kapının önüne bırakmıştık. Pasaportların dağıtımı değişiklik gösteriyor. Hangi katın sırasının geleceği önceden belirlenemiyor.

Gemiden iner inmez valizlerinizi alıyorsunuz ve kendiniz götürmek durumunda kalıyorsunuz. Giriş damgaları vurulduğu için çıkışta polis kontrolünden geçmenize gerek kalmıyor ve zaman kaybetmeden çıkabiliyorsunuz.

Eğer free shop’tan alışveriş yapmak istiyorsanız kötü olan şey çok sıra beklemek zorunda kalmanız. Sırf bu yüzden gitmeden önce alıp gemide muhafaza etmek veya Rodos'tan almak daha mantıklı. Sadece 2 kasa olduğu için sıra çok zor geliyor.


Kredi kartı ile alış veriş yapma imkanı çok kısıtlı olduğu için yanınızda nakit bulundurmayı unutmayın.

Genel olarak çok güzel bir geziydi ve herkese gitmesini tavsiye edebileceğim yerlerden.


Çok yürüdüğümüz için yorulduk ama değdi.